21 Şubat 2015 Cumartesi

       " Bu sabah(...) kitap dolabını açmamla bir kertenkelenin dolabın tepesinden önüme düşmesi bir oldu. Çok korktum... (günlerden hep yaz_dakar)"
       
        İnsan ne garip; en alışılmaz diyeceği yaşantılara alışıyor... 'Asla' ile başlayan cümleler kurmaktan sakınmalı. Zira burası 'asla'ların yaşandığı bir yer...
     
          Dünyanın çeşitli pencerelerinden biri de beraber yaşamakta olduğumuz canlıların penceresi...
Nijer'deki adı meçhul çiçeğim.
          Bahçemde bir sürü kertenkele ve çok şifalı bir ağaç var. Kertenkeleleri beslemiyorum elbette, onlar bahçemi ev edinmiş mecburi komşular. Meğer börtü böcek olmasın diye vazifeli gelmişler :)
O kadar rengarenk ve çeşitliler ki hayret gözlüyorum...
Ağacımıza gelince: şifa ana gibi minderine oturup insanların kendisine gelip şifa armasına şefkatli bir nazar sunarken tevazu ile eğiliyor. Yapraklarına, meyvesine ve gölgesine lutfedilmiş şifayı yaratılma sebebine uygun şekilde cömertçe dağıtıyor ziyaretçilerine... Yapraklarından yemek yapılıyormuş. Yaşadığım yerdeki insanların herşeyden gıda üretmelerine hayran kalıyorum.
Meyvesi ilk bakışta keçiboynuzunun yeşil hâli. İçinde fasulye gibi taneler var. Akşamın bir vakti bahçede patırtılar duyunca merakla çıktık. Meğer komşulardan biri meyveleri toplamaya başlamış. Bir yandan bize bizden önce evde oturanlardan izin aldıklarını anlatırken bir yandan da bu taneleri çiğniyordu. Meğer teyzemde hem diyabet varmış hem de çok stresli bir hayatı varmış. Bu meyve de ikisine birebirmiş... Tevekkeli değil eve gelince bizi bi rahatlama bi gevşeme alıyor.... Gölgesinde oturmak sinirlere pek iyi geliyormuş...

İşte böyle... Çevremizdeki pencereleri görebilmek insana bir mutluluk veriyor. Hele bir az ince baksak kimbilir neler görürüz neler...

Pencerelerden bakmak ümidiyle...
Selamlar efendim...